Diyaeddin Şahin’den TÜRSAB seçimleri açıklaması

HURSAD Başkanı Diyaeddin Şahin, TÜRSAB seçimlerine ilişkin değerlendirmesinde muhalefetin birleşememesine dikkat çekti, Bağlıkaya’yı seçim sürecindeki siyasi becerisi nedeniyle tebrik etti.

Diyaeddin Şahin
Diyaeddin Şahin TÜRSAB seçimleri sürecine ilişkin değerlendirmede bulundu


Diyaeddin Şahin TÜRSAB seçimleri sürecinde muhalefetin dağınık yapısını eleştirerek, Bağlıkaya’nın stratejik üstünlüğünü vurguladı ve seçim öncesi açıklamada bulundu

Diyaeddin Şahin, TÜRSAB seçimlerine ilişkin değerlendirmesinde muhalefetin birleşememesi ve aday belirleme sürecindeki dağınıklığın seçim dengesini bozduğunu belirtti. Şahin, muhalefetin güçlü bir strateji oluşturamaması nedeniyle hiçbir adayı desteklememe kararı aldıklarını ifade etti. Mevcut başkan Firuz Bağlıkaya’nın seçim sürecini kamu kaynaklarını etkin kullanarak yürüttüğünü, bürokrasiyle kurduğu ilişkiler sayesinde önemli avantajlar elde ettiğini dile getirdi. Seçim sürecinde gizlilik, hazirun listesi ve konaklama kararları konularında adil rekabet ortamının zedelendiğini savunan Şahin, buna rağmen Bağlıkaya’nın siyasi becerisi ve stratejik üstünlüğüyle yeniden öne çıkmayı başardığını vurguladı.

Şahin sosyal medya hesabından aşağıdaki yazıyı paylaştı :

TÜRSAB seçimleri için kısa değerlendirme ve Bağlıkaya’yı tebrik ve takdir yazısı

Seçim sürecine dair ilk değerlendirmeler

Beni takip edenler için başlığın şaşırtıcı olduğunu biliyorum. Ancak gelişmeler bunu söyletti. Niçin bunu yazdığımı yazının ilerleyen kısımlarında paylaşacağım. Ancak öncelikle seçim süreciyle ilgili değerlendirmemi aktarmak istiyorum.

Muhalefetin dağınıklık yaşamadan tek adayla seçime girmesi gerektiği hususunda kamuoyunun net bir talebi ve beklentisi vardı. Elbette Bağlıkaya’ya karşı seçim kazanmak için bu da yeterli değildi. Rakibinizin elindeki imkânlarla yola çıkamıyorsanız kazanma şansınız olmaz. Rakibinizin kurum imkânlarıyla sürdürdüğü kampanyayı kendi imkânlarınızla yürütmeniz, ağlamadan sızlanmadan sahada mücadele etmeniz gerekir. Bağlıkaya’nın elinin altında birkaç kameraman, birkaç metin yazarı, TÜRSAB TV ve kamu imkânları varken; bunlardan mahrum bir adayın rekabet gücü olmayacağı açıktı.

Aday belirleme süreci ve yaşanan tıkanma

Tüm bu değerlendirmeler ışığında, bu şartları ve imkânları sağlayacağını vadeden Aylin Özsavaş Hanımefendiyi aday olarak belirleyen heyetin içinde yer aldım. Şartlı bir destek olduğu, heyetteki herkesin bildiği bir durumdu. Başkan adayı, belirli bir program çerçevesinde yukarıda anlatmaya çalıştığım imkânları ve çalışmaları nasıl yürütmeyi planladığını ortaya koyacak, biz de gerekli desteği bunun ardından kendisine verecektik. Maalesef uzunca bir süre beklenmesine rağmen böyle bir çalışma ve plan ortaya çıkmadı. Bu nedenle heyetteki arkadaşların memnuniyetsizliği de gün yüzüne çıkmaya başladı.

Tam da bu tartışmaların sürdüğü dönemde heyetteki arkadaşlarımızdan M. Nezih Hacıalioğlu, kendi deyimiyle gidişattan umudunu kesince pasif kalmak yerine adaylığını ilan etti. İçinde bulunduğu heyetin kararının aksine aday olma gerekçesini kamuoyuna elbette kendisi açıklamalıdır. Seçim süreçlerinin hassas ve şeffaf olması aslında tüm adayların lehinedir.

Hacıalioğlu’nun kampanya etkisi

Neticede Nezih Bey çalışmalarına başladı. Ağırlıklı olarak dijital dünyada bir kampanya yürüttü. Etkili söylemlerle bakanlığı, TÜRSAB’ı ve kamuoyunu harekete geçirdi. Bağlıkaya’yı, hiç istemediği halde, Genel Kurula İstanbul dışından gelecek delegelerin konaklama ve ulaşımını sağlama noktasına getirdi. Bu baskının oluşmasında Aylin Hanımın ve elbette benim payım olmakla birlikte, Nezih Bey işin peşini hiç bırakmadı. Belirli bir rüzgâr yakaladığını da söylemek gerekir.

Birleşemeyen muhalefet ve kaybedilen fırsat

Ancak bunun yeterli olmadığı açıktı. Zira en az iki muhalif adayla girilen bir seçimden zafer beklemek, en hafif tabiriyle, saflık olurdu. Muhalefetin güç birliği yapması hayatiydi. Son haftaya kadar yapılan birleşme çağrılarına rağmen somut bir sonuç çıkmadı. Her iki adayın da kendilerince makul talepleri olsa da, bu yazının yazıldığı dakikalara gelindiğinde birleşme sağlanmamış; tam tersine, kamuoyu önünde birleşmeye dair son köprüler de yıkılmıştı.

Destek vermeme kararının gerekçesi

Biz, muhalefetin bu ana kadar birleşememiş olmasından ve Bağlıkaya’ya kıyasla daha zayıf, daha iddiasız bir kampanya yürütmesinden elbette memnun değiliz. Eğer adayların kazanmanın ötesinde başka gayeleri varsa birleşmeye direnç göstermelerini anlayabiliriz. Ne olabilir bu gaye? “Kazanamasak da belirli bir oy alıp bir sonraki seçimin doğal adayı olalım” beklentisi olabilir. 2028’de çıkıp “Geçen seçimde her şeye rağmen şu kadar oy aldım; şimdi daha iyi imkânlarla ve daha tecrübeli olarak sahadayım” demeyi amaçlıyor olabilirler.

Bu son derece üzücü bir durumdur. Böyle bir PR çalışmasının parçası olmayı reddederek, bu seçimde hiçbir adayı desteklemediğimizi ilan ediyoruz. Elbette kararımızın asıl nedeni bu değildir; başından beri dile getirdiğimiz tek muhalif aday beklentisinin, ulaşım ve konaklama planının ve güçlü bir PR çalışmasının göz ardı edilmesi bu kararımızı zorunlu kılmıştır. Genel Kurula katılımla ilgili kararımızı üyelerimizle yapacağımız istişareler sonucu karar vereceğiz. Zira seçim, bizim seçimimiz olmaktan çıkmıştır.

Gelelim Bağlıkaya’yı takdir ve tebrik kısmına

Bağlıkaya’nın avantajları ve siyasi becerisi

TÜRSAB’ın çeyrek asırlık tarihinde icracı görevlerde etkili ve yetkili olan Bağlıkaya, “iki dönemden fazla aday olmayacağım” söylemine, hem üye nezdinde hem de devlet kurumları nezdinde itibarı günden güne erimesine, bakanla kamuoyu önünde didişmesine rağmen, bu seçimin de açık ara favorisi olmayı başardığı için tebrik ediyorum.

Bakan beyle kavga ederken nasıl oluyorsa bakanlık bürokrasisiyle uyum içinde çalışmayı sürdürmekte ve bürokratlarca korunmayı başarmaktadır. Bakanlığa yazdığımız yazı henüz ulaşmışken neredeyse eş zamanlı olarak Bağlıkaya’ya iletilmekte ve kendisi anında aksiyon alabilmektedir.

Seçim sürecindeki gizlilik ve avantaj kullanımı

Konaklamayla ilgili Ağustos ayında alınan yönetim kurulu kararları iki aydan uzun süre boyunca üyelere ve rakip adaylara gizlenmesine rağmen bakanlık harekete geçmemiştir. Bağlıkaya ise seçimin yerini, tarihini ve İstanbul dışından gelecek delegelerin tüm süreçlerini herkesten iki buçuk ay önce öğrenmiş, bu bilgiyi gizlemiş ve kampanyasını bu gayrimeşru avantaj üzerine inşa etmiştir.

Rakipleri “delegeleri nasıl getiririz, seçim nerede yapılacak, ne zaman açıklanacak” diye hesap yaparken, Bağlıkaya çoktan atı alıp Üsküdar’ı geçmiştir.

Kamu otoritesinin sessizliği

Normal bir kamu kurumunda böylesi bir fiil infiale yol açardı. Ancak bakanlığın bu konudaki tutumunu merak ediyorum. Bu durum başlı başına seçimin adil ve eşit koşullarda gerçekleşmediğinin ispatıdır. Bakanlık, seçim sürecinin adil ve eşit rekabet içinde yürütülmesini sağlamakla yükümlüdür. Bağlıkaya’nın bakanla kavga ederken bürokratlar tarafından korunmayı başarıyor olması da ayrıca tebrik ve takdir konusudur.

Seçim kampanyası yöntemleri

Önceki seçimlerde, etik bir duruş sergiliyormuş gibi, seçim gezilerindeki yemekli toplantıların masraflarını kendi cebinden karşıladığını, delegeleri kendi parasıyla genel kurula getirip konaklattığını anlatırdı. Bu seçimde ise rakiplerini ciddi bir tehdit olarak görmese gerek buna ihtiyaç duymadı.

“Dönem sonu değerlendirme toplantısı” adı altında tüm Bölge Temsil Kurullarının bulunduğu illerde toplantılar tertip ederek hem kampanya maliyetinden kurtulmuş hem de işi kılıfına uydurmayı başarmıştır. Bunun için takdir etmesem de tebrik ediyorum.

Hazirun listesi süreci

Kanunun açık hükmüne rağmen, Esnaf ve Sanatkârlar Meslek Kuruluşları Kanunu’ndaki 20 günlük zorunluluk ortada dururken, hazirun listesini seçimlere —ki seçimin 15 Kasım’da yapılacağı ilan edilmişti— 12 gün kala açıklamasına rağmen bir tek Allah’ın kulu sesini çıkarmadı. Ne bakanlık, ne başkan adayları, ne de muhalif medya… Herkesi aynı anda uyutmayı başarması bile başlı başına ibretlik bir başarı hikâyesi.

Seçim öncesi tebrik ve final değerlendirme

Geçen seçimlerden sonra Bağlıkaya’yı, seçim sonrası yaptığı o iğrenç konuşma nedeniyle tebrik etmemiştim. Ama şimdi, seçimlere bir hafta kala tebrik ediyorum. Bunca yanlışına ve hukuksuzluğuna rağmen, muhalif adayların birleşmesini sağlayacak; onları aynı noktada konsolide edecek söylemlerden özellikle kaçınmayı başardı. Bu bile kendi başına tebrik sebebidir.

Dördüncü dönemine doğru dört nala giderken küçük bir teklifim var. Madem tablo bu şekilde, kanunu değiştirelim de üç yılda bir İstanbul’a gidip gelmekle üyeleri yormayalım. Bağlıkaya, hak vaki olana kadar başkanımız olsun; biz de bu süreci uzun yoldan değil, kestirmeden tamamlayalım. Muhalefet de boş yere kendini hırpalamasın; herkes yerini ve kaderini bilsin.

Kaynak: Basın duyurusu

Yayınlama: 17.11.2025 11:45
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.