AYM kararı turizm yatırımcısını endişelendirdi

FYA Turizm’in tahsis iptali nedeniyle yaptığı mülkiyet hakkı ihlali başvurusu Anayasa Mahkemesi tarafından reddedildi. Karar, turizm sektörü için emsal teşkil ediyor.

AYM Kararı emsal nitelikte
AYM Kararı emsal nitelikte


Anayasa Mahkemesi, FYA Turizm’in mülkiyet hakkı ihlali başvurusunu reddetti. Tahsis iptali kamu yararı çerçevesinde meşru bulundu.

AYM’den FYA Turizm’e ret: Tahsis iptali mülkiyet hakkı ihlali sayılmadı

Anayasa Mahkemesi, Antalya merkezli FYA Turizm A.Ş.’nin bireysel başvurusunu reddetti. Şirket, kamuya ait bir taşınmazın turizm yatırımı amacıyla kendisine tahsis edilmesinin ardından yaşanan imar ve izin sorunları nedeniyle projeyi hayata geçiremediğini ve tahsisin iptaliyle mülkiyet hakkının ihlal edildiğini öne sürmüştü. Ancak yüksek mahkeme, tahsisin iptalinin kamu yararı ve yasal çerçeve içinde gerçekleştiğini belirterek bu iddiayı kabul etmedi.

Yatırım gerçekleşmedi, teminatlar geri verilmedi

FYA Turizm, tahsis edilen taşınmaz üzerinde 780 kişilik günübirlik lokanta inşa etmeyi taahhüt etmişti. Ancak şirketin iddiasına göre, imar planlarının sürekli iptal edilmesi ve gerekli resmi izinlerin verilmemesi nedeniyle proje hayata geçirilemedi. Yapılan hazırlıklara ve yatırılan teminatlara rağmen ilerleme sağlanamayınca, 2015 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından tahsis iptal edildi. Şirket, bu durumun kendi kusurundan değil, kamu idarelerinin yarattığı engellerden kaynaklandığını savundu.

Bireysel başvuru Anayasa Mahkemesi’ne taşındı

Tahsisin iptali ve teminatların geri verilmemesi üzerine şirket, 2020 yılında Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuruda bulundu. Başvuruda, yatırımın kamu kurumlarının engellemeleri nedeniyle gerçekleşemediği ileri sürülerek, teminatların iadesi ve mülkiyet hakkının ihlal edildiğinin kabulü talep edildi.

Mahkeme: Tahsis kamu yararı içindir, ihlal yoktur

Anayasa Mahkemesi, başvuruyu hukuki açıdan incelenebilir bulmakla birlikte, esas bakımından mülkiyet hakkının ihlal edilmediğine hükmetti. Kararda, kamuya ait taşınmazların yatırımcılara tahsisi işlemlerinin kamu yararı doğrultusunda gerçekleştirildiği ve yatırım hayata geçmediği takdirde idarenin bu tahsisi iptal etme hakkının yasal ve meşru olduğu belirtildi. Ayrıca, teminatların iade edilmemesinin şirket üzerinde orantısız bir yük oluşturmadığına dikkat çekildi.

Dört üyenin karşı oyu: “Yatırım engellendi, teminat iade edilmeliydi”

Karara karşı çıkan dört AYM üyesi detaylı bir karşı oy metni kaleme aldı. Bu üyeler, yatırımın hayata geçirilememesinin temel nedeninin kamu idarelerinin içsel çelişkileri ve belirsiz uygulamaları olduğunu savundu.

Karşı oyda öne çıkan değerlendirmeler şunlardı:

  • Sürekli iptal edilen imar planları, yatırımcının hareket kabiliyetini kısıtladı. Şirket, yaklaşık 10 yıl boyunca taşınmazı kullanamadı. Bu durum yatırımcının iradesi dışında gelişti ve şirkete atfedilemez.
  • Yatırımı engelleyen idari belirsizlikler karşısında, tahsis süresinin dondurulması gibi alternatif çözümler değerlendirilmeliydi. Ancak idare, tahsisi doğrudan iptal ederek yatırımcının tüm haklarını sonlandırdı.
  • Tahsisin iptali ve teminatın iade edilmemesi, yatırımcıya aşırı ekonomik yük getirdi. Bu yük, idarenin sorumluluğuna rağmen yatırımcının omzuna bırakıldı.
  • Şirketin taahhüt ettiği yatırım yıllar içinde enflasyon nedeniyle ciddi değer kaybı yaşadı. Bu durum karşısında taahhütlerin güncellenmesi veya yeniden değerlendirilmesi gerekirdi.
  • Devletin idari aksaklıkları nedeniyle yatırımın gerçekleşememesi halinde, kamuya da sorumluluk düştüğü ifade edildi. Yatırımcıyı tüm riskle baş başa bırakmak, mülkiyet hakkının orantısız şekilde sınırlanması anlamına gelir.

Sonuç olarak karşı oy kullanan üyeler, başvurucunun mülkiyet hakkının ihlal edildiğini ve en azından yatırılan teminatın iade edilmesi gerektiğini savundu. Kararın, idarenin neden olduğu hukuki belirsizlikleri dikkate almadan alınmasının, yatırımcıya ağır ve ölçüsüz bir yük getirdiği ifade edildi.

Karardaki hukuki dayanaklar

Anayasa Mahkemesi kararında şu yasal düzenlemelere atıfta bulunuldu:

  • Anayasa’nın 35. maddesi (Mülkiyet Hakkı)
  • Türk Medeni Kanunu’nun 826 ve 827. maddeleri (Üst Hakkı)
  • 2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanunu ve ilgili yönetmelikler
  • Danıştay ve Yargıtay’ın benzer nitelikteki içtihatları

Kararda, kamu yararı gözetilerek yapılan iptallerin bireysel mülkiyet haklarını sınırlayabileceği ve bunun yasal çerçeveye uygun olduğu ifade edildi.

Kararın turizm sektörü açısından önemi

Bu karar, kamu taşınmazları üzerinde turizm yatırımı gerçekleştiren veya planlayan özel sektör firmaları için emsal niteliğinde. Kararın temel önemi, kamu yararı ile özel sektör yatırımcısının mülkiyet beklentisi arasında nasıl bir denge kurulduğunda yatıyor.

Türkiye’deki birçok turizm yatırımı, Hazine mülkiyetindeki taşınmazların Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından belirli koşullarla yatırımcılara tahsisi ile gerçekleşiyor. Ancak imar uygulamaları, plan değişiklikleri, yerel yönetim kararları gibi çok sayıda idari faktör, projelerin hayata geçirilmesini doğrudan etkileyebiliyor. Bu nedenle yatırımcılar, planlama dışı gelişmeler karşısında projelerini tamamlayamasa dahi idare tahsisi iptal edebiliyor ve teminatları iade etmeyebiliyor.

Anayasa Mahkemesi bu kararında, “yatırım gerçekleşmediğinde idarenin tahsisi iptal etme hakkı vardır” ilkesini açık biçimde ortaya koydu. Bu yaklaşım, kamu taşınmazlarının verimli kullanımı gereğini bireysel yatırımcı taleplerinin önüne koyuyor.

Bu içtihat, tahsis sözleşmelerinin yalnızca süre ve şekil değil, performans ve kamu yararına uygunluk açısından da değerlendirileceğini ortaya koyuyor. Karar, yatırımcılar için önemli bir uyarı: Tahsis, yatırımın fiilen gerçekleştirilmesiyle kamu yararına hizmet etmeli.

Öte yandan karar, yatırım güvenliği açısından bazı belirsizlikler de yaratıyor. Zira idarenin neden olduğu planlama eksiklikleri nedeniyle yatırım yapılamasa bile, tahsis iptali meşru sayıldığında özel sektör tüm riski üstlenmiş oluyor. Bu yönüyle karar, yatırım ortamında hukuki güvenliğin sınırlarını yeniden çizen bir perspektif sunuyor.

Sonuç olarak, bu karar turizm sektöründe devlet ile özel sektör ilişkilerinin temelini oluşturan tahsis sözleşmelerine yönelik yeni bir yargı çerçevesi ortaya koyuyor. Bundan böyle değerlendirme kriteri, yatırımın gerçekleşip gerçekleşmediği değil, kamu yararına hizmet edip etmediği olacak.

FYA Turizm ve Ekici ailesi

FYA Turizm A.Ş., Ekici ailesine ait bir turizm şirketidir. Temelleri 1985 yılında Ankara’da atılan şirket, 2000’li yıllardan itibaren Antalya bölgesinde faaliyetlerini yoğunlaştırmıştır. FYA Turizm, Antalya ve çevresinde otel, apart, restoran ve su parkı işletmeleriyle faaliyet göstermektedir. FYA Turizmin sahip oldukları başlıca tesisler şunlardır:

  • Ekici Hotel (Kaş)
  • Habesos Hotel (Kaş)
  • Villa Lycian City (Kalkan)
  • Ekici Restaurant / Ekiciler Restoran (Kaleiçi, Antalya)
  • Park Aqua Ekici (Lara/Kundu)

Şirketin yasal merkezi Antalya Kaleiçi Yat Limanı No:38 adresindedir. Yönetim Kurulu Başkanlığı görevini Ayhan Ekici yürütmektedir. Antalya’nın bilinen restoranlarından biri olan Ekici Restaurant, 2003 yılında açılmıştır. 2014 yılında işletmesi kiraya verilmiş olsa da mülk sahibi halen Ekici ailesidir. Bu nedenle yerel halk arasında hâlâ “Ekiciler Restoran” olarak bilinmektedir.

Karardan çıkan açık mesaj

Anayasa Mahkemesi’nin bu kararı, kamu taşınmazı tahsisi ile turizm yatırımı yapmayı planlayan firmalar için stratejik öneme sahip. Devletin kamu kaynaklarını verimli kullanma hakkı, bireysel yatırım niyetlerinin önünde yer alabiliyor. Yatırım sadece plan değil, fiili uygulamayla ve kamu yararıyla birlikte değerlendirilmeli.

Kaynak: Resmi Gazete

Yayınlama: 06.08.2025 08:28
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.