Gökalp: Kültür Bakanlığı hafızayı silen bir araca dönüştü
DEM Parti Bitlis Milletvekili Semra Çağlar Gökalp, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın politikalarının kültürel çeşitliliği yok saydığını ve tarihî mirası tek tipleştirdiğini söyledi.

Semra Çağlar Gökalp, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın kültürel mirası ticarileştirdiğini ve yerel hafızayı silen bir anlayışla hareket ettiğini belirtti.
Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın uygulamaları Meclis’te eleştirildi
DEM Parti Bitlis Milletvekili Semra Çağlar Gökalp, TBMM Genel Kurulu’nda görüşülen kanun teklifinin 5’inci maddesi üzerine yaptığı konuşmada, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın döner sermaye kaynaklarına ilişkin düzenlemeyi eleştirdi.
Gökalp, bakanlığın gelir kaynaklarının artık kamu yararı yerine piyasa mantığına hizmet ettiğini belirterek, “Bu kaynaklar toplumsal fayda ve yerel mirasın korunması için değil, merkezi ve ticari faaliyetler için kullanılmaktadır” dedi.
“Gelirler adil biçimde dağıtılmıyor”
Gökalp, müzelerden, ören yerlerinden ve kültürel etkinliklerden elde edilen gelirlerin taşra teşkilatlarına veya sivil kültür kurumlarına adil biçimde aktarılmadığını söyledi.
“Merkezde biriken bütçe, sermaye odaklı turizm projelerine yönlendiriliyor,” diyen Gökalp, bu durumun kültürün kamusal niteliğini zayıflattığını vurguladı.
Milletvekili, kültürel eşitsizliğin finansal düzeyde yeniden üretildiğini, yerel toplulukların karar süreçlerinden dışlandığını dile getirdi.
“Bakanlık kültürel hafızayı silen bir araca dönüştü”
Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın genel politikalarının halkların kültürel varlığını inkâr eden bir yapıya dönüştüğünü savunan Gökalp, “Bakanlık kaynaklarını çok dilli, çok kültürlü toplumsal yapıyı güçlendirmek yerine tek kimlikli bir kültürel inşaya harcıyor,” ifadelerini kullandı.
Gökalp, “Tarihî mekanların restorasyonu” adı altında yapılan çalışmaların hafızanın silinmesine, isimlerin Türkçeleştirilmesine ve tarihin çarpıtılmasına neden olduğunu söyledi.
Ahlat örneği ve çok kimlikli miras vurgusu
Bitlis’in Ahlat ilçesinin bu politikaların en belirgin örneklerinden biri olduğunu ifade eden Gökalp, “Ahlat, Kürt, Ermeni, Süryani, Arap ve Türkmen halklarının birlikte yaşadığı çok katmanlı bir hafızanın mekânıdır,” dedi.
Ancak yalnızca Selçuklu mirasının ön plana çıkarıldığını belirten Gökalp, “Selçuklu öncesi uygarlıklara ait tarihî miras yok sayılıyor. Ahlat, bir fetih anlatısının vitrini hâline getiriliyor,” sözleriyle duruma tepki gösterdi.
“Tarihî alanlar sermayeye peşkeş çekiliyor”
Gökalp, kültürel tahribatın yalnızca bölgede değil, ülke genelinde de sürdüğünü belirtti.
“Ege ve Akdeniz’de tarihî alanlar sermayeye peşkeş çekiliyor,” diyen Gökalp, Cizre’nin Çağlayan köyündeki sit alanı kararına rağmen baraj izni verilmesini ve Antalya Phaselis Antik Kenti’ne otel yapılmasına göz yumulmasını örnek gösterdi.
Bu uygulamaları “kültürel gasp” olarak nitelendiren Gökalp, “Mardin Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu bile bir yandan koruma kararı alırken, diğer yandan baraj izni verebiliyor,” dedi.
“Kültür asimilasyonun değil halkların köprüsüdür”
Gökalp, “Bir coğrafyanın kültürüne değil, tek tipleşmeye yatırım yapan bir bakanlık asimilasyonu temsil eder,” sözleriyle konuşmasına devam etti.
Kültürün yalnızca saraylarda değil, halkların dilinde ve hafızasında yaşadığını belirterek, “Kültür egemenin elinde bir silah değil, halklar arasında bir köprüdür. Bu köprü bin yıl önce Ahlat’ta kurulmuştur,” dedi.
DEM Parti adına konuşmasını tamamlayan Gökalp, “Ahlat kimliksizleştirilmemeli, Botan sessizleştirilmemeli, Mezopotamya ve kadim Ermeni kültürünün sesi susturulmamalıdır,” ifadeleriyle sözlerini noktaladı.
TBMM’deki görüşmede dile getirilen eleştiriler, kültür politikalarının çok kimlikli yapıya duyarlılığı konusundaki tartışmaları yeniden gündeme taşıdı.
DEM Parti, kültür politikalarının demokratikleşme, eşit temsil ve toplumsal hafızanın korunması ilkeleriyle yeniden şekillendirilmesi çağrısında bulundu.
Kaynak: TBMM