Rehberlerde kaçakçılık farkındalığı yeterli değil
Ankara Turist Rehberleri Odası örneğinde yapılan nitel araştırma, turist rehberlerinin kültür kaçakçılığı konusundaki farkındalığının genel düzeyde kaldığını ve uygulamada bilgi eksikliği bulunduğunu ortaya koydu.

Kültür kaçakçılığı farkındalığı ANRO rehberlerinde yeterli değil. Nitel çalışma, eğitim müfredatı ve mevzuat bilgisinde eksikler ile hizmet içi eğitim ihtiyacını vurguladı.
Ankara Turist Rehberleri Odası örneğinde yürütülen nitel araştırma, turist rehberlerinin kültür kaçakçılığı konusunda genel bir bilince sahip olsa da bu farkındalığın uygulama düzeyine yeterince yansımadığını gösterdi. Çalışma, rehberlerin özellikle mevzuat bilgisi ve sahadaki uygulamalarda boşluklar bulunduğunu, hizmet içi eğitim ve müfredat güncellemesine ihtiyaç duyulduğunu ortaya koydu. Odak anahtar kelime olan kültür kaçakçılığı, araştırmada rehberleri doğrudan ilgilendiren bir risk alanı olarak ele alındı.
Araştırma, Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Turizm Fakültesi Turizm Rehberliği Bölümü’nden Emine Balcı tarafından yürütüldü. Keşifsel nitelikte tasarlanan çalışmada yarı yapılandırılmış mülakat tekniği kullanıldı. Evreni, Ankara Turist Rehberleri Odası’na kayıtlı 680 rehber oluştururken, amaçlı örnekleme ile seçilen 13 rehberle görüşmeler yapıldı. Görüşmelerin deşifresi sonrası MAXQDA 2020 programı aracılığıyla tematik içerik analizi gerçekleştirildi.
Analiz bulguları, rehberlerin kültür ve tabiat varlıklarının kaçakçılığını önleme çalışmalarına karşı eleştirel bir bakış geliştirdiğini de gösterdi. Bununla birlikte, mevzuat ve uygulama bilgisinin sınırlı kaldığı, rehberlik eğitim programlarında kültür varlıkları ve özellikle ilgili mevzuatın yeterince kapsanmadığı sonucuna ulaşıldı. Bulgular, farkındalık çalışmalarının verimliliği için iletişim kanallarının daha etkin kullanılmasını önerdi.
Yöntem ve örneklem
Çalışma, nitel analiz yaklaşımıyla tasarlandı ve yarı yapılandırılmış mülakat soruları üzerinden ilerledi. Örneklem seçimi olasılık temelli olmayan amaçlı örnekleme ile belirlendi. Toplam 13 rehberle gerçekleştirilen mülakatlar derinlikli görüşmeler şeklinde kurgulandı. Elde edilen veriler, tematik kodlamalarla sınıflandırıldı ve rehberlerin algı, bilgi ve uygulama boyutları ayrı başlıklarda incelendi.
Tematik çözümlemeler, sahadaki bilgi eksikliklerinin özellikle mevzuat maddeleri, bildirim süreçleri ve olası şüpheli durumların raporlanmasına ilişkin prosedürlerde yoğunlaştığını işaret etti. Rehberler, kaçakçılığın önlenmesinde rol üstlenmeye istekliler; ancak uygulama aşamasında destekleyici eğitim materyali, güncel mevzuat rehberi ve kurumlar arası koordinasyon beklentisi öne çıktı.
Arka plan ve göstergeler
Çalışmada, Türkiye’nin kültür ve tabiat varlıkları açısından sahip olduğu geniş envanter ve artan göstergeler de hatırlatıldı. TÜİK 2023 verilerine göre taşınmaz kültür varlıkları sayısı bir önceki yıla kıyasla yüzde 2,1 arttı; toplam sit alanı sayısındaki artış ise yüzde 4,9 oldu. Mevcut sit alanlarının yüzde 97’sini arkeolojik sit alanları oluşturuyor. Tabiat parkı sayısı da yüzde 1,9 artışla 266’ya ulaştı.
Ziyaretçi tarafında ise müze ve ören yerlerine olan ilgi yükselişini sürdürdü. 2023 yılında bu alanları ziyaret edenlerin sayısı yüzde 6,2 artarak 55 milyon 752 bin 208 kişiye ulaştı ve 2 milyar 666 milyon 691 bin 663 TL gelir elde edildi. Dünya ölçeğinde, Ekim 2024 itibarıyla UNESCO Dünya Miras Listesi 1.248 alan içeriyor; bunların 972’si kültürel, 235’i doğal ve 41’i karma nitelikte. Bu listede Türkiye’den 21 alan bulunuyor.
Mevzuat ve iade süreçleri
Araştırmada, kültür ve tabiat varlıklarının korunmasına ilişkin yasal çerçeveye de değinildi. 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu, korunması gerekli taşınır ve taşınmaz varlıklarla ilgili tanımları ve uygulama esaslarını belirliyor. Yurt dışına yasa dışı yollarla çıkarılan varlıkların iadesi ise uzun ve maliyetli bir süreç olarak değerlendiriliyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın 1980’den bu yana izini sürerek Türkiye’ye kazandırdığı eser ve kültür varlığı sayısı 2024 itibarıyla 25 bin 525’e ulaştı.
Bu bağlamda turist rehberleri, mesleki pratikleri gereği kültürel ve doğal mirasla en yakın çalışan aktörler arasında yer alıyor. Rehberlerin sahadaki gözlemi, ziyaretçi yönlendirmesi ve şüpheli durumları anında bildirme sorumluluğu, kaçakçılığın önlenmesinde kritik bir katman oluşturuyor. Ancak araştırma, bu sorumluluğun etkili biçimde yerine getirilebilmesi için hedeflenmiş eğitim modüllerine, güncel mevzuat içeriklerine ve kurumsal iletişim kanallarının geliştirilmesine işaret ediyor.
Bulgular, rehberlik eğitim programlarının mevzuat odaklı içeriklerle güncellenmesini, meslek içi hizmet eğitimlerinin düzenli biçimde sunulmasını ve farkındalık kampanyalarında güçlü iletişim araçlarının kullanılmasını öneriyor. Artan kültürel miras envanteri ve yükselen ziyaretçi akışı, sahadaki her aktörün bilgi ve koordinasyon düzeyinin önemini artırıyor. Rehberlerin yetkinliği güçlendirildiğinde, kültür kaçakçılığına karşı koruma zincirinin en dinamik halkalarından biri etkinleşmiş oluyor.
Kaynak: Journal of gastronomy, hospitality and travel