Turizm stratejik sektör statüsü kazanmalı

Fazilet Çavdar yazdı ; Turizm sektörü hem döviz kazandırıyor hem istihdam yaratıyor. Türkiye’nin kalkınma hedeflerine ulaşmasında turizmin stratejik öncelik olarak tanımlanması gerekiyor.

Turizm stratejik sektör
Turizm stratejik sektör


Turizm sektörü enerji tüketmeden döviz kazandırıyor, istihdam yaratıyor. Türkiye’nin kalkınma hedefleri için turizme stratejik sektör statüsü verilmesi öneriliyor.

Katma değer yaratıyor, döviz kazandırıyor, enerji tüketmiyor

Küresel ölçekte ülkelerin kalkınma planları; kaynak verimliliği, istihdam gücü ve dış ticaret dengesi gibi temel parametreler üzerine inşa edilir. Türkiye özelinde ise bu parametrelerin tamamına aynı anda yanıt verebilen nadir sektörlerden biri hiç şüphesiz turizmdir.

Enerji ve ithalat bağımlılığı olmadan gelir yaratabilen, geniş istihdam kapasitesi sunan, kırsal kalkınmadan şehir markalaşmasına kadar çok yönlü fayda üreten bu sektör; artık sadece ekonomik değil, stratejik bir değer olarak ele alınmalıdır.

En yüksek katma değeri sağlayan sektör

OECD verileri turizmin %70–75 aralığında katma değer ürettiğini ortaya koyuyor. Bu oran, sanayi sektörlerinde %25–40 bandında kalırken, turizmin ekonomiye doğrudan ve hızlı katkısını net biçimde gösteriyor. Üstelik bu değer, büyük oranda yerli girdilerle oluşuyor; yani turizm kazandırıyor ve kazandırdığını yurtiçinde tutabiliyor.

Kültür ve Turizm Bakanlığı ile TÜİK’in 2024 yılı verilerine göre Türkiye 61,1 milyar dolar turizm geliri elde etti. Bu rakam, GSYH’nin doğrudan %4,5’ine, dolaylı katkılarla %10’una tekabül ediyor. Aynı yıl ihracatın %23’ü turizm gelirlerinden sağlandı. Kısacası, turizm sadece ülkeye döviz kazandırmakla kalmıyor, aynı zamanda dış ticaret açığını azaltan temel dinamiklerden biri olarak görev görüyor.

2 milyon kişiye doğrudan ve dolaylı istihdam sağlıyor…

Turizm sektörü, 2024 itibarıyla 1,37 milyon kişiyi doğrudan istihdam ediyor. Hizmet tedarik zinciri boyunca bu rakam 2 milyonun üzerine çıkıyor. Toplam istihdamın yaklaşık %8,7’sini oluşturan sektör, genç iş gücünün ekonomiye katılımında da kritik bir rol oynuyor.

Sektörler arası verimlilik kıyaslaması açık bir tablo sunuyor: Düşük risk, yüksek getiri ve geniş sosyoekonomik etki.

KriterTurizmOtomotivTekstilİnşaat
Katma değer oranı%70–75%20–25%30–40%15–20
Yatırım geri dönüş süresi2–4 yıl5–8 yıl3–6 yıl7+ yıl
İthalat bağımlılığıDüşükYüksekOrtaOrta
Döviz kazancıYüksekYüksekOrtaDüşük
Enerji tüketimiDüşükYüksekOrtaOrta
İstihdam etkisiYüksekOrtaYüksekOrta

Bu tablo, turizmin yatırımcılar ve politika yapıcılar açısından neden öncelikli ele alınması gerektiğini net şekilde gösteriyor. 

Kamu ve özel sektör için en az riskli yatırım alanı

Turizm yatırımlarının geri dönüş süresi ortalama 2 ila 4 yıl arasında değişiyor. Bu, kamu bütçesi ve özel sermaye için büyük avantaj. Özellikle sahil kentleri, kültür rotaları, sağlık ve kırsal turizm gibi alt alanlarda yapılan yatırımlar, kısa sürede gelir üretmeye başlıyor.

Turizmin gerçek potansiyeline ulaşması için ; 

  • Turizm yatırımları için özel teşvik paketleri geliştirilmeli
  • Alternatif turizm türleri (kırsal, sağlık, gastronomi) daha fazla desteklenmeli
  • Vergisel kolaylıklar ve uygun kredi mekanizmaları yaygınlaştırılmalı
  • Çevresel sürdürülebilirliği önceleyen yatırımlar önceliklendirilmeli
  • Tüm bu başlıklar “stratejik sektör” yaklaşımıyla planlanmalı

Ekonomik çözüm arayan Türkiye için en güçlü araç: Turizm

Türkiye bugün gelir artırma, dış ticaret açığını azaltma ve istihdam yaratma gibi temel hedeflerle karşı karşıya. Bu hedeflere kısa vadede ulaşma konusunda turizm, diğer sektörlere göre çok daha pratik ve etkili bir yol sunuyor.

Bir sektörün stratejikliği, sadece ekonomik değer üretmesiyle değil; aynı zamanda bu değeri ne kadar hızlı, yaygın ve sürdürülebilir biçimde sağlayabildiğiyle ölçülür. Bu açıdan bakıldığında Türkiye için en doğru kalkınma motoru açıkça turizmdir.

Sektör kendini tanıyor ama etkili olamıyor

Turizm yalnızca bir gelir kalemi değil, aynı zamanda yönetişim kapasitesi gerektiren bir stratejik alandır. Sektörün geleceği, bu farkındalığı kolektif ve etkili bir dile dönüştürerek kamu politikalarının merkezine taşıyabilmesine bağlıdır. 

Özetle; Ttrizm sektörünün potansiyeli var, bilinci var, çabası var. Eksik olan, bu çabanın kamu gücüyle stratejik bir plana dönüşmesi.

İstanbul Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler bölümü lisans mezunu olan Fazilet ÇAVDAR , yüksek lisansını Boğaziçi Üniversitesi’nde tamamlamıştır. 1998 yılında Emlak Bankası'nda profesyonel kariyerine başlamış, 2001 yılından itibaren Ziraat Bankası’nda sırasıyla Genel Müdürlük, Kredi Tahsis, Kredi Pazarlama, Yurtdışı Birimler Şube Yöneticiliği ve Şube Müdürlüğü gibi çeşitli önemli görevlerde bulunmuştur. Ayrıca, Ziraat Bankası Bulgaristan Ülke Yöneticiliği görevini başarıyla yürütmüştür. Kurumsal finansman ve dış ticaretin finansmanı alanlarında derin bir uzmanlığa sahip olan Sayın Çavdar, kazandığı tecrübe ve birikimlerini, reel sektörle buluşturmak amacıyla VALURA Bölge Direktörü olarak görevine devam etmektedir.
Yayınlama: 28.05.2025 09:14
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.