TÜRSAB seçiminde vicdan ve vizyon çağrısı
TÜRSAB seçimleri öncesinde Şahin Öztop, sektörün iç çekişmelerden arınarak kurumsal yenilenmeye yönelmesi gerektiğini vurguladı.

TÜRSAB seçimleri yaklaşırken Şahin Öztop, turizm sektöründe yenilenme ve vicdanlı değişim çağrısında bulundu.
TÜRSAB seçimleri yaklaşırken değişim beklentisi
TÜRSAB seçimi öncesi turizm camiasında yine benzer cümleler yankılanıyor: “Bu kez farklı olacak” ve “Artık değişim zamanı.” Ancak sandıklar kapandıktan sonra çoğu kez aynı serzeniş dile getiriliyor: “Şeytana uyduk.”
Bu ifade yalnızca pişmanlığın değil, yıllardır süregelen bir alışkanlığın da göstergesi olarak öne çıkıyor. Şahin Öztop, seçim sürecine ilişkin kaleme aldığı yazısında, değişim umutlarının çoğu zaman kendi ellerimizle sabote edildiğini belirtiyor.
Şahin ÖZTOP yazdı :
TÜRSAB Seçimi Sonrası “Şeytana Uyduk” Demeyelim
TÜRSAB seçimleri yaklaşırken, turizm camiasında yine benzer cümleler dolaşıyor:
“Bu kez farklı olacak…”
“Artık değişim zamanı…”Sandıklar kapanınca ise her şey bir sessizliğe bürünür.
Ve o tanıdık serzeniş yükselir:
“Şeytana uyduk!”Bu ifade yalnızca bir pişmanlığın değil; aslında yıllardır süregelen bir alışkanlığın dışa vurumudur.
Kimi zaman değişim umudumuzu kendimiz sabote eder, sonra da suçu dış etkenlere yükleriz.
Oysa hatalarımızın kaynağı, çoğu zaman içimizdeki suskunluk, alışkanlık ve konfor alanıdır.TÜRSAB, turizm sektörünün en köklü meslek örgütü olarak, Türkiye’nin tanıtım gücünün arkasındaki en önemli kurumsal dayanaklardan biridir.
Ancak uzun süredir yaşanan iç çekişmeler ve temsil sorunları, bu köklü yapının enerjisini tüketmiş görünmektedir.
Bugün ihtiyaç duyulan şey bir hesaplaşma değil, kurumsal bir yenilenme iradesidir.Tam bu noktada Kültür ve Turizm Bakanı Sayın Mehmet Nuri Ersoy’un şu açıklaması dikkat çekicidir:
“1618 Sayılı TÜRSAB Yasası çağın gerisinde kaldı.
Yeni yasada çağdaş bir düzenleme için çalışmalara başladık.
En kısa sürede Meclis’e sunacağız.”Bu açıklama, yalnızca bir yasal reformun değil; aynı zamanda turizm diplomasisinin yeni bir döneme girdiğinin işaretidir.
Zira çağın gereksinimlerine yanıt verebilen bir TÜRSAB Yasası, sektörün hem ulusal hem de uluslararası itibarını güçlendirecektir.Ne var ki, TÜRSAB tarafından Bakanlığa sunulan 18 sayfalık yasa taslağı, ne yazık ki üyelerin ekonomik beklentilerini değil, daha çok mevcut yönetim yapısını korumayı hedeflemekteydi.
Bakanlığın bu taslağı geri iade etmesi, aslında “sahanın sesi”nin ilk kez ciddiyetle dikkate alındığının da göstergesidir.Taslağın turizm basınına yansıyan içeriği, acentaların haklı endişelerini artırmıştır.
Çünkü bu haliyle yürürlüğe girmesi durumunda sektörün emek temelli yapısı büyük yara alabilirdi.Turizmin omurgasını oluşturan seyahat acentaları, yalnızca birer ticari işletme değil; ülke imajını doğrudan temsil eden diplomatik birer aktördür.
Dolayısıyla yeni yasa çalışmaları, bu gerçeği merkezine almalıdır.Benim dileğim, yeni 1618 Sayılı TÜRSAB Yasası’nda şu ilkelerin yer bulmasıdır:
- Seyahat acentası sahipleri ve sorumlu müdürlerine yeşil pasaport hakkı tanınmalı.
- TÜRSAB aidatları, Ticaret Odaları seviyesine çekilmeli.
- Otobüslerde rehber zorunluluğu kaldırılmalı.
- Özmal araçlarda D2 belgesi mecburiyeti son bulmalı.
- Dijital Schengen Vizesi için acentalara özel bir sistem oluşturulmalı.
- Bölgesel delege sistemi esas alınarak seçimlerde temsilde adalet sağlanmalı.
Bu talepler bir “istenç listesi” değil; sahada alın teriyle çalışan binlerce acentanın ortak çağrısıdır.
Bugün asıl ihtiyaç duyulan şey, eleştirinin ötesinde kurumsal dayanışma ve diyalogtur.TÜRSAB ile Bakanlık arasında kurulacak sağlıklı iletişim, sektörün geleceğini belirleyecektir.
Bu iletişim dili; kavgadan, kutuplaşmadan, kişisel hesaplardan uzak, devlet geleneğine yakışır bir diplomasi üslubuyla sürdürülmelidir.Çünkü mesele artık bir seçim değil; TÜRSAB’a ve Türk turizminin geleceğine sahip çıkma meselesidir.
Unutmayalım:
Gerçek değişim sandıkta değil, vicdanda ve vizyonda başlar.Saygılarımla,
Şahin Öztop – Mersin
1618 delki degisiklik istekerinize katiliyorum , Rehber bulumdurma zorunluluhu haric.