Yeşil turizm: Sürdürülebilirlik ve yeşil ekonomi perspektifi

Yeşil turizm, sürdürülebilir turizm şemsiyesi altında; yerel topluluk katkısı, doğal çevrenin korunması ve sürdürülebilir toplumsal kalkınmaya odaklanır. Odak anahtar kelime: yeşil turizm.

Yeşil turizm
Yeşil turizm


Yeşil turizm, sürdürülebilirlik ve yeşil ekonomi kavramlarıyla açıklanır; ilkeleri ve uygulamaları literatür taramasına dayanarak analiz edilir.

Yeşil turizm, 1980’lerde ortaya çıkmış ve günümüzde sürdürülebilir turizm yaklaşımı altında ele alınan, yerel topluluğa katkı, doğal çevrenin korunması ve sürdürülebilir toplumsal kalkınmayı önceleyen bir çerçevedir. Bu çalışma, yeşil turizmi sürdürülebilirlik, sürdürülebilir kalkınma ve yeşil ekonomi kavramları üzerinden açıklamakta; yeşil ürün, yeşil tüketim, yeşil fiyat, yeşil pazarlama, yeşil otel, yeşil yıldız, yeşil anahtar ve yeşil destinasyon gibi uygulamaları literatüre dayalı olarak sistematik biçimde değerlendirmektedir. Bulgular, doğal kaynakların korunması ve turizmin sürdürülebilirliği açısından yeşil turizm yaklaşım ve uygulamalarının belirleyici önem taşıdığını göstermektedir.

Kavramsal çerçeve

Sanayileşme ve hızlı nüfus artışıyla artan çevresel baskılar, 1970’lerden itibaren iktisadi kalkınma kuramlarında çevre–ekonomi ilişkisini merkezileştirmiştir. Sürdürülebilirlik, bugünün ihtiyaçlarını karşılarken gelecek kuşakların gereksinimlerini gözeten; sosyal, çevresel ve ekonomik hedefler arasında bozulan dengeyi yeniden kurmayı amaçlayan bir kavramdır. Brundtland Raporu ile somutlaşan sürdürülebilir kalkınma, gelir eşitsizliğinin azaltılması, çevrenin ekonomik faaliyetlerin temeline alınması ve sivil katılımın artırılması gibi çok boyutlu hedefleri kapsar.
Yeşil ekonomi, bu hedeflerin uygulanmasına yönelik bir yaklaşım olarak; kaynak verimliliği, düşük karbon, biyolojik çeşitliliğin korunması ve sosyal kapsayıcılık ilkeleri üzerine kuruludur. 2008–2009 küresel finansal krizi sonrasında ivme kazanan yeşil ekonomi, BM ve uluslararası kuruluşların politika gündemine girmiş; büyümenin ekolojik sınırlar içinde ve toplumsal eşitliği gözeterek gerçekleşmesini savunmuştur. Bu çerçevede, sürdürülebilir kalkınma ve yeşil ekonomi birbirini dışlayan değil, birbirini tamamlayan kavramlardır; yeşil büyüme, sürdürülebilir kalkınmanın araçsal bir bileşenidir.

Yöntem

Araştırma, ikincil verilere dayalı bir literatür değerlendirmesidir. Makale ve raporlardan elde edilen veriler betimsel olarak analiz edilmiş, kavramların tarihsel kökeni, gelişimi, ilke ve uygulamaları bütüncül bir akış modeli üzerinden yorumlanmıştır. Bu yöntem, bulguların mevcut literatürle bağını kurmayı, farklı sonuçları bir araya getirerek anlamlı bir sentez oluşturmayı ve konunun güncel önemini ortaya koymayı amaçlamaktadır.

Bulguların ayrıntılı analizi

Yeşil ekonomi ile ilişki

Yeşil ekonomi, sınırlı mekânda sınırsız büyümenin imkânsızlığını kabul eder; ekonomik faaliyetlerin çevreyle uyumlu olacak şekilde yeniden tasarlanmasını öngörür. Doğal sermayeye yatırım, yoksulluğun azaltılması, yenilenebilir enerjiye geçiş, kaynak ve enerji verimliliği, düşük karbonlu hareketlilik ve ekosistem hizmetlerinin sürdürülmesi bu yaklaşımın temel sütunlarıdır. Bu ilkeler turizm sektörüne uyarlandığında, turizmin çevresel ayak izini azaltma ve yerel refaha katkıyı artırma hedefleri öne çıkar.

Sürdürülebilir turizmin gelişimi ve yeşil turizmin yeri

1960’lardan itibaren kitle turizminin toplumsal ve çevresel etkileri görünür hale gelmiş; 1980’lerde sürdürülebilir turizm ve bu kapsamda yeşil turizm tartışmaları yoğunlaşmıştır. Yeşil turizm, çevre dostu uygulamaları merkeze alır; turizmin olumsuz etkilerini minimize ederek doğal ve kültürel mirası korumayı, yerel toplulukları güçlendirmeyi ve yoksulluğu azaltmayı hedefler. Doğa turizmi, ekoturizm, sorumlu turizm, düşük etkili turizm gibi yaklaşımlar, sürdürülebilir turizm şemsiyesi altında yeşil turizmin yakın akrabalarıdır.

Yeşil turizm ilkeleri ve uygulama alanları

Yeşil turizmin pratikleri, tedarik zincirinden tüketici davranışına kadar geniş bir yelpazeye yayılır:

  • Yeşil ürün, yeşil tüketim, yeşil fiyat, yeşil pazarlama, yeşil dağıtım, yeşil üretim, yeşil tasarım ve yeşil davranış: Kaynak verimliliği, atık azaltımı ve yaşam döngüsü yaklaşımı ile uyumludur.
  • Yeşil otel: Enerji–su verimliliği, atık azaltımı, iç hava kalitesi ve çevre dostu süreçler odaklı işleyişi ifade eder. Uluslararası düzeyde yeşil otelcilik, atık ve enerji tasarrufunu teşvik eden politikalar ve misafir katılımı önerileriyle desteklenir.
  • Yeşil yıldız: Türkiye’de “Çevreye Duyarlı Konaklama Tesisi Belgesi” olarak, mimari uyumdan atık yönetimine, enerji–su kullanımından eğitim ve ekolojik düzenlemelere uzanan ölçütlerle verilen eko-etikettir.
  • Yeşil anahtar: 55+ ülkede uygulanan, konaklama ve kamp alanlarında çevre ve sürdürülebilirlik standartlarını denetleyen bağımsız bir eko-etikettir.
  • Yeşil destinasyon: Aşırı ziyaretçi baskısını ve kitle turizminin çevresel etkilerini sınırlarken, yerel istihdamı ve kültürel bütünlüğü güçlendiren destinasyon yönetimini tanımlar.

Kurumsal ve politika bağlamı

Türkiye’nin 12. Kalkınma Planı (2024–2028), sektörün sürdürülebilirlik ilkeleri ışığında yeşil dönüşümünü hızlandırma hedefini açıkça ortaya koymaktadır. Enerji verimliliği, su ve atık yönetimi, iklim değişikliğine uyum kapasitesinin artırılması ve yeşil finansman gibi araçlar, turizmin çevresel etkilerinin azaltılmasında politika öncelikleridir. Bu öncelikler, yeşil destinasyon yönetiminden eko-etiketli konaklamalara kadar çok katmanlı bir uygulama alanına sahiptir.

İşletme düzeyi: Yeşil yönetim ve rekabet

Turizm işletmelerinde yeşil kültür, yeşil inovasyon ve yeşil yönetim, hem çevresel sorumluluğu güçlendirir hem de maliyetlerde tasarruf ve kurumsal itibarda artış yoluyla rekabet avantajı sağlar. Misafirlerin çevreci tutuma duyarlılığı, eko-etiketlere ve çevre performans göstergelerine yönelen talebi artırmakta; bu da sektör genelinde yeşil davranışın yaygınlaşmasına katkı sunmaktadır.

Sonuç ve tartışma

Serbest zamanın artışı, ulaşım maliyetlerindeki görece düşüş ve destinasyonların sosyal medyada görünürlüğünün yükselmesi, yoğun ziyaretçi akışına ve kitle turizmi baskısına yol açmaktadır. Bu baskı, su ve enerji tüketimi, atık su ve katı atık miktarları, gürültü ve görsel kirlilik gibi çevresel çıktıları büyütmektedir. Kıyı, kırsal ve dağlık alanlarda iklim değişikliğine bağlı olayların (yangın, kuraklık, fırtına, sel) etkileri dikkate alındığında, turizmin sürdürülebilirliği için yeşil turizm uygulamalarının benimsenmesi kritik önemdedir. Eko-etiketler (yeşil yıldız, yeşil anahtar) ve yeşil otelcilik uygulamaları, çevresel imajı ve rekabet gücünü artırırken kaynak verimliliği ve maliyet avantajı sağlar.
Tartışma, kitle turizmi yerine konaklamaya dayalı, çevresel etkileri yönetilmiş ziyaret biçimlerinin ekolojik ve ekonomik fayda üretebileceğini; “sorumlu–bilinçli turist” profilinin ise destinasyon sürdürülebilirliği açısından değerli olduğunu göstermektedir. Bu bağlamda, yeşil turizm; turizm ekonomisinin gereksinimleri ile ekosistem taşıma kapasitesi arasında denge kurma çabasının pratik zeminidir.

Öneriler

  • Politika düzeyi: Yeşil dönüşüm için yenilikçi finansman, eko-etiketlerin yaygınlaştırılması ve destinasyon yönetiminde taşıma kapasitesi odaklı planlama.
  • İşletme düzeyi: Enerji–su verimliliği, atık azaltımı, iç hava kalitesi ve tedarik zincirinde yeşil satın alma; misafir katılımını güçlendiren şeffaf çevre performansı raporlaması.
  • Toplumsal düzey: Yerel toplulukların güçlendirilmesi, kültürel mirasın korunması ve yeşil tüketici davranışının teşviki.
  • Araştırma düzeyi: Yeşil turizm uygulamalarının etki değerlendirmesi ve iyi uygulama örneklerinin karşılaştırmalı analizi.

Kaynak: Güncel Turizm Araştırmaları Dergisi

Yayınlama: 01.09.2025 00:41
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.